19 Şubat 2024 Pazartesi

sözbüyüdür19




sözün büyü olduğunu öğrendim.

omuzlarıma öpücükler konduruyorum. siyah balonları anlamsız korkularımla şişirip uçuruyorum göğe. ne kadar şanslıyım diyorum. ben ne kadar şanslıyım. canım kendim. sağ omuza bir öpücük daha. her gün başka bir güzelliği getiriyor hayatıma. minicik çocuklarla geçiyor bazı günlerim. oyunlar oynayıp kahkahalar atıyoruz. asıl öğretmenin onlar olduğunun farkındayım. anı yaşamayı öğreniyorum onlardan. beş dakika öncenin ve beş dakika sonranın hiçbir önem taşımadığını. simli tırnakların, renkli stickerların ve kocaman kucaklaşmaların ne kadar güzel olduğunu. sonra ev günleri başlıyor. dersler, çalışmalar, ödevler, testler, bir sürü şey, bir sürü meşguliyet. meşguliyetlerim için şükrediyorum. uykum varken uykunun varlığına, enerjim varken hareketin güzelliğine methiyeler düzüyorum içimden. sarışın bir kadının söylediklerini hatırlıyorum. "öyle imreniyorum ki sana şu anda. en dipte olmak, en yukarı çıkacağın anlamına geliyor çünkü." kahvemden bir yudum alıyorum. buradan sonrası hep yukarı diyorum kendime. geleceği inancımla boyuyorum sihire. sonra bir tiyatro oyunu, sonra bir köpek patisi, sonra güzel günler göreceğiz güneşli günler, sonra bir kara balık, sonra beklenmedik anda gelen bir telefon, sonra ben ne güzel kadınım, canım kendim, ve sol omuza bir öpücük daha.

söz büyüdür. unutmam bundan sonra.


19.o2.24


22 Kasım 2023 Çarşamba

boş ver mi şim 22k23

günlerden çarşamba. ajda 'boş ver mi şim dün ya ya' derken kemanlar hızlanıyor. ben o sırada rıhtıma iniyorum dik bir yokuştan. güneş var. güneş iyi.


denize bakarak bir sigara içeceğim. sonra gidip bir ufaklıkla ingilizce çalışacağım. sonra çok sevdiğim bir kadının elinden türk kahvesi içeceğim. sonra.



sonra bir çingene abla geliyor ki tahminen benden genç. bebeğini seviyorum. pamuk gibi yanakları. bana bir gül armağan ediyor. güneş güzel. günlerden çarşamba.


boş ver mi şim dün ya ya. 


anita
22kasım23 / kadıköy

18 Kasım 2023 Cumartesi

nowyouseeitsburningoutofcontrol1123



Hiç yapmayacağım şeyler yaptım. Hiç yapmayacağım şeyler yaptım. Hiç yapmayacağım şeyler yaptım. 

Saatlerce güldüm ve saatlerce anksiyete krizi. Saatlerce sevinç ve saatlerce korku. Saatlerce hayal kurdum ve saatlerce uykusuz kaldım kasılmış haldeyken ellerim.

Bu defa farklı. Bu defa ters yönde gidebilirim.

Benim yollarım yokuş aşağıdır 13 yıldır. Ben zirvesini unuttuğum bir dağın yamaçlarında, yuvarlanmış ama ölmemiş, her yeri yara bere, hastanın iç kanaması olabilir, nabız yüksek, gözler zirvede. Unuttuğu, yalnızca birkaç dakikalık ziyaretlerde hasret giderdiği yerde. Bu defa bir temel inşa etmek üzere. Bu defa çok tehlikeli, bu defa sanki geri dönmemecesine, bu defa üçlü prizlerden, bu defa kesildikten sonraki gün beline inen saçlardan, bu defa uykusuz haftalardan, plastik & altıgen kıraathane küllüklerinden ve saklama kaplarından çok daha öte.

Ben bu defa biraz korkuyorum anne.

Korktuğum şeyler listesinin başını hep ben çekiyorum. Ben ve yapabileceklerim. Ben ve yapamayacaklarım. Ben ve benim o güçlü zırhımın altında gizlenen, bitmek bilmez korkularım. 

...................

Ve tam iki hafta sonra devam ediyorum bir kafede, günün 95985. kahvesi eşliğinde kıvırcık bir kadını beklerken yazdığım bu yazıya. 

Tam iki hafta sonra. 

Daha adımımı atamadığım zirvenin yolundan gümbür gümbür yuvarlanırken aşağıya.

Artık sıkıldım.

İki uçtan da. İlaçlardan da. Seslerden de. Kendimden de. Hayatımdan ve olup bitenlerden. Gelenlerden ve gidenlerden. Başlayan ve bitenlerden. Her konuda, her alanda, her daim dönen bu çarkın dişlilerine sıkışmış bu bozuk, bu çirkin, bu bana ait şeyden.  

Sığamıyorum oturduğum hiçbir yere. Ruhen. Bedenen. Anlatamıyorum ne kadar çok konuşsam da olup bitenleri. İçimde. Zihnimde. Ses. Yorgunluk. Hiçbir yere ait değilmişim hissi. Her oda, her ev, her kafe bir bekleme salonu sanki. Aslında yaşadığım hayata ait hissedemiyorum bu aralar kendimi ama beynim bunu sembolikleştirme konusunda elinden geleni yapıyor ve burnum hafifçe yukarı kalkıyor, bacaklarım sallanıp duruyor ve dışarı çıkalım mı, zihnim bu masaya sığamıyor.

"Konuşur o ses. O ses konuşur. Sen ilaçlarını aldığın sürece korkacak hiçbir şey yok."

"İlaçlar sürecinizi biraz kolaylaştırır sadece, şu an yaşadıklarınız düşünüldüğünde böyle hissetmeniz çok anlaşılır, biz sadece verdiğiniz mücadeleyi biraz olsun hafifletebiliriz bu şekilde."

"Üzülme, hangimiz ölmeyeceğiz ki canım arkadaşım. Çok sevildi kısa ömründe. Üzülme."

"Bir hayır vardır her işte. Bilemeyiz. Belki daha iyisi olur. Sen sıkma canını yeter."

"Kendi kaybeder."

"Kendi kaybeder anne."

Herkes bir şey söylüyor. Ben bir şeyler söylüyorum. Havada asılı binlerce konuşma baloncuğu. İçimden çekilen enerjim. Titreyen bacaklar. Sorun değil. Biz bunların hepsini iyi biliriz. Ve merhaba. Görüşmek isterseniz, malum dağın eteklerinde buluşabiliriz.

18.11.23 Kadıköy


23 Ekim 2023 Pazartesi

iwannaendme231023





Hayatımın en boktan günleri serisinin sonuna gelmişizdir artık diyordum ama sürprizler bitmek bilmiyor. En beteri karşısında zaten çaresizim, kalanına da "Aman, ölüm değil ya!" diye göğüs germeye çalışıyorum. Barikat üstüne barikat kuruyor, direnişi sürdürüyorum inatla. Gerilince Müge Anlı izliyorum. Üzülünce oyun oynuyorum. Öfkelenince yatıp uyuyorum saatlerce. "Her şerde bir hayır vardır," diyorum herkese. Valizimi hazırlamaya üşeniyorum şimdiden. Şimdiden yasını tutuyorum gelecekteki en kara günün. Minikleri özlüyorum. Sevdiğimi özlüyorum. İnancımı özlüyorum. Çocuğumu özlüyorum. Oturup saatlerce ders hazırlamak istiyorum. Oturup saatlerce kızımı sevmek istiyorum. Oturup saatlerce ağlamak istiyorum. Yıkılıyor barikatlar. Sirenler yankılanıyor. Kahvem soğuyor. Ben öylece gülümsüyorum.

anita
23.1o.23


 

31 Ağustos 2023 Perşembe

she cried more more more 310823





enerji patlaması yaşadığım anlarda herkesin uyuyor oluşu canımı sıkıyor.

bir ülke kuracağım ve geceleri uyumayı yasaklayacağım. haddini şaşıran herkesi içeri tıkacağım. belirsizliğe sebebiyet vermek en büyük suçlardan olacak. 
yetimhaneler ve akıl hastaneleri kuracağım saraylara, bu hayatı en güzel deliler ve kimsesizler yaşayacak.
bir kadının kalbindeki çiçekleri solduran herkes yargılanacak.
her isteyen çocuk yapamayacak mesela.
canımı sıkan herkes, gözümden akan yaş sayısı kadar kırbaçlanacak.
köpekler ölmeyecek ülkemde. köpekler yaşlanmayacak.
ben hipomanideyken karnavala dönecek ülke.
ben depresifken, herkes susacak.
böğürtlen şarabı bedava olacak. sigara ve simit de.
güneş batınca günaydın diyeceğiz birbirimize. bizim günümüz, geceleri ayacak.
güneş doğunca öpecek herkes sevdiğini uyku öncesi. bir kadını yalnız uyumak zorunda bırakan herkes cezalandırılacak.
anneler ve babalar sonsuza dek yaşayacak mesela. 
çocukların gözyaşı, yalnızca gülmekten akacak.
her sabah ben kapatacağım ülkenin perdelerini. her gece ben açacağım.
masamda nergisler, her yerde vanilya kokusu, dudağımda şarkılar olacak.

o zaman yüzümde bir gülümseme, maskemi çıkarıp dolaşacağım sokaklarda.
ardımda parıldayan ayak izleri bırakarak.

310823edirne
02.58

18 Haziran 2023 Pazar

bu yazı kimseye bir şey anlatmıyor.

her güne on günlük iş sığdırdığım, yoğunluktan hiçbir şeye kafa yoramadığım, bitmeyecekmiş gibi hissettiren birkaç ayın sonunda, hiçbir şey yapmamanın hazzına sarıldığım günlerdeyim. hiçbir şey derken, hala çalışıyorum, ama daha makul miktarda. birtakım yan işleri askıya aldım. bir takım okulları birincilikle tamamladım. birtakım yeni planlara kalkıştım. birtakım güzel kadınlara ve bu yaz her şeyin güzel olacağı inancıma sarıldım.

güzelden kastım basit. sakin. bol köpekli. bol havuzlu. bol kadınlı. bol rakılı. bol kahkahalı. bol uykulu. bol iyi ki'li. belki biraz ağlarım yine. ama gözyaşının birazına da varım. derimi yırtmak isteği duymadığım her gün benim için yeterli.

bugün aylar sonra boyama yaptım. elmalı bira içtim. güzel müzikler açtım. bazıları eğlenceli. bazıları hüzünlü. benim için fark etmiyor. ne dinlersem dinleyeyim, o şarkıyı en sık dinlediğim günlere gidiyorum. en bağdaştıkları anılara. take me to church benim için sonsuza dek şampanya patlatma savaşı verdiğimiz yılbaşı gecesi. morning glory her çaldığında buda'da dans ediyorum. soon we'll be found hala aynı yarayı kanatıp duruyor. iyi ya da kötü, geçmişe dair her şeye büyük bir açlıkla sarılıyorum. geçmişteki en kötü gün, gelecekteki en iyi günden güzel geliyor. nostaljiyle sağlıksız bir ilişkim var. hayatım bitmek tükenmek bilmeyen bir eski özlemiyle geçiyor. oysaki, tomorrow we'll be free...

bugün neden yazıyorum bilmiyorum. seneidevriyesi geliyor diye mi? yepyeni bir dönemin başlangıcındayım diye mi yoksa? belki de sadece bir şarkı girmiştir kanıma. yaz demiştir. yazıyorumdur. kim bilir? ben değil.

yoğunluğun en iyi yanı, nasılsın sorusuna verdiğim tek cevabın ‘yorgun’ olması sanırım. yorgun ve meşgul olmaktan başka bir lüksün yok. iyi ya da kötü değilsin. yorgunsun. ve meşgul.

bugün, tatilin ilk gününde kendime sordum nasılsın diye. yapayalnızım ve bu dünyanın en korunaklı şeyi diye geldi ilk cevap. yıllar benden muhteşem bir tablo yarattı ve emeği geçen herkesin cehennemin dibine kadar yolu var. ben tek kişilik cennetimde, kurşun geçirmez zırhımla, dünyanın en güzel kadını, dünyanın en çirkin kadını, dünyanın en güçlü kadını, dünyanın en korkak kadını, iyi ki varım. keşke varım. neyse ki varım.

varım. ama bana kadar.

yarın küçük bir kıza ingilizce çalıştıracağım. yarın gidip tırnaklarımı yaptıracağım. yarın kızlarla bira tokuşturacağım. yarın bu yazının neden yazıldığını anlamayacağım. şimdi de anladığımdan emin değilim. ama buna kafa yormayacağım. kimse okumasın diye yazılan yazılara da ihtiyaç var en nihayetinde. kimse sevemesin diye yaratılmış kadınlara. kimse uyumasın diye bekleyen uykulara.

ha bi’ de

so goodbye, so long, sorry boys, my daddy's got a gun my daddy’s got a gun my daddy’s got a

gun.

 


 

 

 

 

24 Eylül 2022 Cumartesi

Bazen hayat çok kötü gidiyor ve ben onu nasıl anlatacağımı bilemiyorum




Bugünlerde ruhumda korkunç bir ur var Derinlerde sinmiş semirmiş bi' sansar Sönmüş tükenmişti bitmişti sancak Yani derinden derinden Yüzümde şu nursuz geceyi utandır Ruhum cevap ver karanlıkta saldır Manyak bir asi gibi sapla mızrak Yani derinden derinden


 

21 Eylül 2022 Çarşamba

21922 - yakmakistediğimevlervar

Bugün İzlem’le karmadan söz ettik. İlahi adaletten. Şartları eşitleme arzumuzdan. Bir şeylerin insanların yanına kâr kalmaması gerektiğinden. Başımıza bir şey gelmeyecek olsa, kimlere ne işkenceler yapabileceğimizden. Onu bir sandalyeye bağlar, bedenine her gün bir miktar kezzap döker, karnını deşip son günlerini bağırsaklarının yarısı dışarı sarkmış halde geçirmesini sağlar, kolay bir ölüm lütfetmez, günlerce, saatlerce acı çektirirdim. Hıçkıra hıçkıra ağlayışını, ölmek için yalvarışını dinleyerek uykuya dalmak ne güzel olurdu; dünyanın en tatlı ninnisi. Yakmak istediğim evler var. Paramparça etmek istediğim insanlar. Ama evde oturup kahve içiyor ve sadece normal hissedebileceğim günün gelmesini bekliyorum.

 21.9.22


20 Eylül 2022 Salı

20922- karsuvebirtakımdelirmeler


 

Çok güzel bir şarkı çalıyor arkadan. Karsu. Reloading my mind. Kadife gibi bir ses. Sarsın, sarmalasın ruhumu ve biraz olsun unutayım beynimi sızlatan her şeyi istiyorum. Keşke bu kadar basit olsa. Bir şarkı, bir film, birkaç ilaç ve birkaç sayfa kitap sayesinde arınabilsem ne var ne yoksa içimi karartan. Ama olmuyor. Zihnimde sürekli dönüp dolaşan cümle, -sonunda senin olacağını bilsem, bir yedi yılı daha yalnız geçirmeyi bile kabul ederdim- ve ardından üç gün bile geçmeden bir başıma bırakılışım. Üzerinde ‘erkekler kapatılsın’ yazan bir tişört ile yollara düşmek ve karşıma çıkan her erkeğe orta parmağımı kaldırmak, ne harika bir delirme şekli olurdu.

20.9.22