20 Ekim 2010 Çarşamba

DOGS AND BONES




Gece akıyorken sokaklarda boylu boyunca, teslimiyetime bu kadar muhtaç olman şaşırtıcı. Son günlerde biraz küskünsün sanki şarkılara. Kim yaptı bunu bize? Kim sildi makyajımızı, kim çekti tırnaklarımızı ve tükürdü yüzümüze? Çok soru sormamın yanlış olduğunu biliyorum. Susmazsam, bizi duyacaklar. Susmazsam tenimi kana boyayacaklar biliyorum. Ancak ben güneşin alkolik olduğu bir ülkede doğdum. Dürüstlük en ölümcül günahtı ve her gece boyamak zorundaydık yüzümüzü karanlığa. Yoksa yakalanırdık! Yoksa canımızı yakarlardı! Anlıyor musun? Bizi kendimize tutsak etmekti görevleri. Onlar köpeklerdi. Onlar gecenin bekçileri, fahişelerin kabusu, sarhoşların katiliydi! Onlar Bukowski sevmezdi. İskender’in dizeleri batardı fazla gelişmiş bir yerlerine. Bok çuvalları. Onlar hepimizin korkusuydu. Kusarlardı düşlerimize. Kaçan kurtulurdu. Yanına kaçarsam korursun sandım. Yanındayken kimse öldüremez beni sandım. Anlıyor musun? Oysa elimi tutman şarttı! Sanırım sen bu satırı okumayı unutmuşsun. Bundan mı şarkılara küskünlüğün? Söyler misin? Onlarla beslendiğini nasıl unutursun. Onlarsız açlıktan ölürsün, ruhun kararır, bedenin ufalır, un ufak olur, kaybolursun. İtiraf edeyim, seni ilk gördüğümde bir şarkı olduğunu sanmıştım. Oysa bu ihanetti elbette Tanrıya. Kimseyi ondan kutsal sayamazdım. Kumar. Kumardan korkan bir kadındım bir zamanlar. Kaybettiğimde kurşuna dizileceğimi sanırdım. Kasıklarıma nişan alırlar, cennetimi kurşuna boğarlar sanırdım. Sonra öğrendim, kendini kaybetmekten korkmamalı insan. Kendi adıma endişelenmekten sıkıldığımda bir sigara uzattın. Beni kaybetmekten korkan birileri olmalıydı! Beni benden çok düşünen birileri! Eğer yoksa, kumarı kaybetmenin de önemi yoktu. Güneş affedicidir, bağışlar günahları. Aynaya her bakışımda seni aldatsam da, beni her defasında o alev küresi bağışlardı. Kendine âşık bir kadındım bir zamanlar. Evet. Anımsıyor olmalısın. Bir fahişeyle tanışmıştım. Taksim’de. İkimizin de beklediği adamlar vardı. Ben aşka inanmıştım, saflığımdan. O paraya, mecburluğundan. Göğüslerime bakmıştı uzun uzun. Daracık, kısa büstiyerinin altında göğüslerimi taşımak istiyordu, biliyordum. Açlıkla değil, kıskançlıkla bakıyordu. Önce saati sordu. Sonra adımı. Yalan söyledim. Uydurma bir isim. Çünkü o benden daha yalındı, anlıyor musun? Korkmak için geçerli bir sebep. Ama onu sevdim. Kadınlığa özenişini, kadınlığımı sevdiğim gibi sevdim. Sonra beklediğim adam geldi. El sallayıp gittim. Onun bekleyişi ömür boyu sürecekti. Biliyorum. Ona gelen hiçbir adam, aslında ona gelmeyecekti. Acımadım ona. Ona acıyabilmek için, en azından onun kadar kusursuz olmam gerekecekti çünkü. Yine de, keşke onu biraz mutlu edebilseydim. En sevdiği şarkıyı bilsem, oracıkta mırıldanırdım hemen. Gülümserdi mutlaka. Bu sıralar şarkılara küskün gibisin sevgilim. Sana en sevdiğin şarkıyı söylesem, gülümser misin? En kısa zamanda bir çocuk sahibi olmalıyım. Kendimden başka hiçbir şeye sahip olmamaktan sıkıldım. Onun için savaşabilirdim belki. Onu ağlatmasınlar diye, kendimden vazgeçebilirdim. Elbisesine kan bulaşmasın diye duvar olur, sur olur uzanırdım etrafında. Biliyorum. Oysa bir çocuğum yok. Olsaydı mutlu olur muydum dersin? Bir bebek var. Kuzenim. Henüz konuşamıyor. Yürüyemiyor. Hiçbir şey yapamıyor. Ağlıyor bazen. Uyuyor çokça. Yanına uzanıp onu izlediğim zamanlarda, kendimi çok güçlü hissediyorum. Tüm o köpeklerden, gecenin bekçilerinden, fahişelerin kâbusu, sarhoşların katili olanlardan. Hepsini yere serebilecek gibi hissediyorum kendimi. Ağızlarında kan tadı bırakabilecek gibi. Çünkü bir yerlerde az da olsa beyaz kalmışsa eğer, biri onu korumalı. Korunacak bir şey yoksa, güç hiçbir şeye yaramaz. Şarkı söylemeye yetecek gücün olsun, yeter. Fazlası israfa girer. Benim doğduğum yerde güzel oğlanlar vardı, güzelliği başkalarının canını acıtan. Oğlanlar güzel olmamalıydı. Oğlanlar, adamlara âşık olmamalıydı. Cezası ölümden beterdi. O oğlanların güzelliği, o oğlanların aşkları köpekleri rahatsız ederdi. Benim doğduğum yerde, güzel kızlar güzel kızları öpmemeliydi. Eğer öpeceklerse, köpeklerin penisleri uğruna yapmaları gerekirdi bunu. Her şey köpekler içindi. Güzel olanın, mutlu olmaya hakkı yoktu. Bu da, onların adaletiydi. Adalet sandıkları şeye saygı duymak zorundaydın. Oysa suratlarına tükürmeyi tercih ederdim. Lanet olsun mecburiyetlere. Lanet olsun işkencecilere. Lanet olsun hepsine bir bir. İşte bu yüzden, kendim için yaşamaya mecbur kaldım, anlıyor musun? Onlar, iyi bir şeylere sahip olmana göz yummazlar. Onların masallara tahammülü yoktur. Ben masalları severim. Uçurtmaları ve şarkıları. Sen artık şarkıları sevmiyor musun sevgilim? Yoksa inancını mı çaldılar? Umutlarına kan mı sıçradı? Anlat bana. Bana inanabilirsin. Bunu gizlerim herkesten, kimse bilmez bu günahı, yemin ederim. Yemin ederim, kimse göremez içindeki beyazı benden başka, zarar veremez sana. Yemin ederim. İnansan da. İnanmasan da. Sahi, inanıyor musun sen de tüm sokakların bir gün huzura boyanacağına? Benim doğduğum yerde, köpeklerden kaçan, ütopyalara sığınırdı. Benim ütopyamda, tüm sokaklar huzur rengiydi. Tüm kadınlar, adamlar, kızlar, oğlanlar mutlu. Şarkılar çalardı caddelerde, eşlik edilirdi hep bir ağızdan. Benim ütopyalarımda, tüm köpekler dört ayaklıydı, diğerlerine geçiş yoktu, diğerleri asla var olamazdı aydınlıkta. Şimdi ütopyalarıma gizleniyorum ara ara, mutsuz zamanlarımda. Mutsuz olmak ağır. Mutsuzluk  geçici, ancak geçip giderken, yanında benden bir şeyler götürür hep. İsterim ki benimle derdi olmasın. Gelse de ara ara ziyaretime, beni bana bulduğu gibi bıraksın. İsteklerimi umursamaz aslında. Bencildir. Yalnızlığına dost etmeyi sever insanları. Ama köpeklere bulaşmaz. Mutsuzluk bile korkar o köpeklerden. O köpekler mutsuzluğu bile cezalandırır. O köpeklerin eli, ütopyalardan başka her yere uzanır! O köpekler, şarkıların üzerinde söndürürler sigaralarını, biliyor musun? Sahi sevgilim, küskün gibisin şarkılara… Söyle, mutsuz musun?

Anita
2008

2 yorum:

Adsız dedi ki...

We are a gгoup of νolunteегѕ and opеning a new sсhеme in our сommunity.
Your sіte pгovided us with valuаble іnfo to worκ on.
You havе done а formidable job and our entire community will be thankful to you.


Μy site: SEOPressor

Adsız dedi ki...

I knоω this if off topic but I'm looking into starting my own blog and was curious what all is needed to get set up? I'm aѕsumіng having a blog like yours
woulԁ cost a pгеtty penny? ӏ'm not very internet savvy so I'm nοt 100% certain. Any tips or advice would be greatly appreciated. Thanks

Feel free to surf to my web page :: downton abbey wedding ideas