13 Kasım 2010 Cumartesi

Jose'ye Mektup II




Bak Jose. Günler geçiyor ve ben hala aynı ağıdın aynı mısrasındayım. Takılıp kaldım. Ayakkabılarımın topukları kırıldı. Topuklarımı fareler kemirdi. Ve ben bir adım bile atamadım.  Günlerim sorularla ve cevaplarla geçiyor. Kalem parmaklarımı acıtıyor. Bir günde içtiğim sigara sayısından daha az yaşayacağım, hissedebiliyorum. İnsanlar filmler çekiyor, kitaplar yazıyor, albümler çıkartıyor. Ben olduğum yerde, mandalina ağaçlarını ve başarısız şairleri düşünüyorum. Hiçbir şey olamayışımı kutlamalıyım bu gece, kaçıncı yıldönümü olduğunu artık hatırlayamıyorum.


Sağ gözüm bu hayata isyan ediyor. Sol gözüm, tek başına ayakta kalma çabasında. Bozuk paralara dualar üfleyip, gözlerime yerleştiriyorum. Alternatif tıp bile bana senden iyi geliyor. Umay ile Mardin'e gitmek isterdim. Virgina ile Mısır'ı fethetmek. Seninle bir ada çalmak isterdim. Kendi topraklarımızda, kimseyle paylaşmak zorunda olmadığımız bir ölümü beklemek. Ama sen, bensizliği bana tercih ediyorsun.


Kuşlar göçüyor Jose! Görüyor musun? Ben valizlerim olmadan şehirden ayrılamıyorum. Ne denli çok şey alırsam yanıma, o kadar yuvamda hissediyorum. Sırf yanımda bir şey götüremeyeceğim için korkuyorum ölümden. Sen benim yıllar önce kaybettiğim gölgemsin. Beni yalnızlığa hapsetmeni affedebiliyorum. "Affetmek, anlamaktır" derler. Kuralları yıkıyorum. Seni anlamak, sadece kendimi kandırmak anlamına geliyor buralarda. Keşke sana doğru kanat çırpabilseydim. Ama kanatlarım yok.


Dün öyle çok sıkıldım ki, oturup babası olduğun birkaç çocuk doğurdum. Beraber kaydıraktan kaydık. Karamelli dondurma yedik suratımıza bulaştıra bulaştıra. Pastel boyayla boyadık duvarları. Duvarlara mutlu aileler, karlı dağlar ve yıldızlar çizdik. Banyo yapmayı reddetik. Kareli pijamalar giyip, şarkılar söyledik kahkahalarla. Dün akşam, köpeğin kediyi, kedinin fareyi kovaladığı dört çizgi film izledik. Çok yalnızdık dün gece, seni özledik.


***


Beni boşverelim şimdi. Seni dinlemek istiyorum. Bana yeni evinden bahset. Kadife mi güneşliklerin yoksa saten mi? Duvarlarına kimin fotoğraflarını asıyorsun? Hala çok sigara içiyor musun? O kemik çerçeveli gözlükleri takıyor musun hala? Evinde kaç kedi besliyorsun? Bu aralar şarap mı içiyorsun, bira mı? En son kimin şiirlerini okudun? Yalnız mı uyuyorsun? Mutlu musun? Söylesene Jose, hiç beni düşünüyor musun? ...



Anita
11.11.2010
00.41
İstanbul

Hiç yorum yok: