24 Kasım 2012 Cumartesi

grey




O gitti. Bunun için ağlamanın faydası yok. Koca bir ömrü ağlayarak geçiremezsin. Çünkü bu, hep sürecek. O yüzden sana düşünmeyi öneriyorum. Ağlamak yerine düşünmeyi. Çığlık atmak yerine delirmeyi. İşte bunu bir ömür boyu sürdürebilirsin. Neden gittiğini düşünebilirsin. Bir kadın için gittiğini anlayabilirsin. Sonra kendine yeni bir soru işareti alırsın, cümlesi de hediye: Gittiği için mi daha mutsuzum, kandırıldığım için mi? Cevap veriyorum, her şey için mutsuzsun. Mutsuzsun çünkü ona makarna pişirmiştin. Mutsuzsun çünkü tavlada yenmiştin onu. Mutsuzsun çünkü uykusunda onu izlemiştin. Mutsuzsun çünkü şiirler yazmıştın sen onun için. Mutsuzsun çünkü bir başkasının daha iyi olacağına inandı. Mutsuzsun çünkü bunu bile itiraf edemedi. Mutsuzsun çünkü haksızdı. Mutsuzsun çünkü kandırıldın. Mutsuzun, çünkü dönmek istese, refleksel olarak kollarını kocaman açacaksın. Dünyanı açacaksın yine ona, evini, kalbini, bacaklarını açacaksın. İyi haber, bir daha düşmeyeceksin. Çünkü dönmeyecek. Çünkü unutuldun. Çünkü onu sevmiştin. Çünkü bunu bilmesine izin vermiştin. Çünkü mutlu olacağınıza emindin. Kötü haber, çivi çiviyi sökmeyecek. Deneyeceksin. İyi kalpli adamlarla, güzel dudaklı adamlarla, çok okuyan adamlarla, sana makarna yapan adamlarla mutlu olmayı deneyeceksin. Olmayacak, olduramayacaksın. Onu öper gibi öpemezsin kimseyi. Onun gibi uyumuyor çünkü hiçbiri. Kimse onun gibi güzel gülmüyor. Kimse senin uykundan daha değerli bir hal alamıyor. İşte bir başka teklif, onu suçlayabilirsin. Onu aşıklarına, annene, psikiyatristine, en yakın arkadaşına, adını bilmediğin uykusu kaçmış insanlara şikayet edebilirsin. Her şeyden onu sorumlu tutabilirsin. Aşıkların omuzları, başka yükleri kaldırmaz. Sen işte tam olarak da bu sebeple hiçbir şeyden sorumlu değilsin. Ama o bunu taşıyabilir. O seni de taşıyabiliyordu. Yirmi ay önce bir apartmanın merdivenlerini onun omzunda kahkahalar atarak inmemiş miydin? On dokuz ay önce Kadıköy'ü onun sırtında turlayan sen değil miydin? O seni düşürmedi. O senin ayaklarını birçok anlamda yerden kesebildi. Bırak bunu da taşısın. Bırak umurunda bile olmayan küfürlerinin hedefi olsun. Sen yoksun. Üzgünüm ama, birileri senden söz etmedikçe aklına bile gelmezsin. Bir yerde fotoğrafını görmedikçe, gözlerin anımsanmaz bile. Önemsizsin. Olup bitensin. Üzerinden çok kadınlar geçensin. Yeri doldurulansın sen, adı anılmayan, akla düşmeyen, bir sedyenin üzerinde çığlık çığlığa kasılan ve keşke çenesini kapasa dedirtensin. Yoksun. Senin her an hissettiğini, o onsekiz aydır hissetmiyor. Senden nefret bile etmiyor o. Seni buna bile layık görmüyor. Tüm bunları kendine kendine tekrarladıktan sonra, eminim doğru kararı verebilirsin.


Şimdi karşıya geçebilirsiniz.. Şimdi karşıya geçebilirsiniz.. Şimdi karşıya geçebilirsiniz.. Şimdi karşıya geçebilirsiniz.





anita
24.11.12




2 yorum:

noktalıvirgül den dedi ki...

işte bu güzel yürekle yaşamakta senin sınavın,bu güzel şeyleri yazmana neden oldu...

Anita Taylor dedi ki...

teşekkür ediyorum.. yorum yazıldığında çok iyi hissediyorum. "duvara konuşmadığını hissetmek"..