Üzerime üç beden büyük bir tişörtle tükettiğim bir mevsimin
ortasında, beklemekten geçmiş, sadece günü tüketmek üzere, biraz daha
kısaldıkça boyum, biraz daha düşmüş omuzlarımla… Verilmiş sözleri hatırlıyorum
ve çiğnediğimiz onca yemini. Her kapıyı çaldığımız o günlerin gölgesi, kırılmış
topuklar, havaya asılı birkaç kahkaha, peşimizde köpekler, uzun sokaklar boyunca,
her kaldırımda ayak izimiz, kendimizi nasıl da ustalıkla kandırabildiğimizi,
parçalanan şişeleri, kapanan göz kapaklarımızı, arkamızı döndüğümüz her duvarı,
bizi ıslatan bütün yağmurları, yalnızlığımızı unutmak için dans ettiğimiz bütün
şarkıları hatırlıyorum mesela, şu koltukla bütünleşmeden önceki günlerde
denediğimiz tüm yolları. Yalnız da olsam, çoğul olmakla yetindiğim ve arkadaşlığın
güzelliğini gecikmiş kahvaltılarla şenlendirdiğim o zamanları. Ve sonra her
şeyin tükenişini, her şeyi tüketişimi. Her cümleyi ‘yetmiyor’larla
sonlandırdığım dönemin başını ve sonunu. Ayağımda çizgili çoraplar, başucumda
gökkuşağına özenmiş bir mum, aynı koltuğun aynı yakasında, silinmeye yüz tutmuş
ojelerim ve yirmidört yılın akşamdan kalmalığıyla, ben böyle hayal
etmemiştimler yağarken elimi attığım her toprağa, şimdi sadece biraz daha
yalnızlık, biraz daha müzik şimdi, biraz daha sigara…
anita
20.05.13
2 yorum:
biraz daha mutlu ol!
olamadım!
Yorum Gönder