20 Mayıs 2013 Pazartesi

kırık mevsim





Üzerime üç beden büyük bir tişörtle tükettiğim bir mevsimin ortasında, beklemekten geçmiş, sadece günü tüketmek üzere, biraz daha kısaldıkça boyum, biraz daha düşmüş omuzlarımla… Verilmiş sözleri hatırlıyorum ve çiğnediğimiz onca yemini. Her kapıyı çaldığımız o günlerin gölgesi, kırılmış topuklar, havaya asılı birkaç kahkaha, peşimizde köpekler, uzun sokaklar boyunca, her kaldırımda ayak izimiz, kendimizi nasıl da ustalıkla kandırabildiğimizi, parçalanan şişeleri, kapanan göz kapaklarımızı, arkamızı döndüğümüz her duvarı, bizi ıslatan bütün yağmurları, yalnızlığımızı unutmak için dans ettiğimiz bütün şarkıları hatırlıyorum mesela, şu koltukla bütünleşmeden önceki günlerde denediğimiz tüm yolları. Yalnız da olsam, çoğul olmakla yetindiğim ve arkadaşlığın güzelliğini gecikmiş kahvaltılarla şenlendirdiğim o zamanları. Ve sonra her şeyin tükenişini, her şeyi tüketişimi. Her cümleyi ‘yetmiyor’larla sonlandırdığım dönemin başını ve sonunu. Ayağımda çizgili çoraplar, başucumda gökkuşağına özenmiş bir mum, aynı koltuğun aynı yakasında, silinmeye yüz tutmuş ojelerim ve yirmidört yılın akşamdan kalmalığıyla, ben böyle hayal etmemiştimler yağarken elimi attığım her toprağa, şimdi sadece biraz daha yalnızlık, biraz daha müzik şimdi, biraz daha sigara…

anita
20.05.13