27 Temmuz 2011 Çarşamba

Feelings & REM





Bir yerden geliyor kulağıma nasılsa, kıyamet kopacak bu akşam. Zihnim tufanla birleştirmiş olsa gerek, dişi Nuh olup uyarıyorum herkesi. Devasa bir gemiye toplanıyoruz, tıklım tıkış. Herkes o anı bekliyor. Ama kıyıdayız, açılmadık. Saatler geçiyor, korku dolu, sallanarak, karanlık. Anneme sarılıyorum sık sık. Sonra aklıma haber vermediğim bir adam geliyor. Adı mühim değil, duygularına karşılık veremediğim bir adam. "Dur" diyorum. "Onu da alayım evine kadar gidip." Alıp geliyorum bir koşu. Varıyoruz kıyıya. Sürekli bir akış var gemiye, duyan geliyor. Merdivenleri iniyoruz muhabbet ederek. Bana beni sevdiğini söylüyor. Gözlerim iki basamak önümüzdeki kişiye takılıyor. İ. burada. İ. iki basamak önümde. Yaşlar gözlerime hücum ediyor. Zaten kıyamet kopmak üzere, ne kaybederim diye düşünüyorum. Zira bir kucaklama, çok şey demek, biliyorum. Atıyorum kendini önüne. Bakıyor birkaç saniye bana. Sonra kucağına atlıyorum. Kollarım boynunda, bacaklarım beline dolanmış. Başımı boynuna gömüyorum. Kokusu. Teni. Artık kıyamet kopsa da olur. Ölsek de olur artık. Cehenneme bile şarkılarla giderim. Başımı geriye çekiyorum, kollarım boynunda. "Seni hala, seni hala çok seviyorum ben." Gülümsüyor. "Ben de seni çok seviyorum hala X" diyor. Benim adım X değil ki, bunu söylememe gerek bile yok tabii. Anlıyorum. Çok sarhoş olduğunu ve zaten kim olduğumu bile anımsamadığını. Son boşverişimle boynuna gömüyorum yine başımı.. İniyoruz tüm basamakları. Bir masa buluyoruz, yerleşiyoruz. Tanıdığım birkaç kişi, evinden aldığım aşığım, İ., ben. Muhabbet ediyorlar. Sallanıyor gemi sürekli. Ağlayanlar var. Ben sadece onu izliyorum acı çekerek. O tanıdıklarımla konuşuyor, öyle sarhoş ki. İzledikçe kopuyor içimde bir şeyler. Ağzından çıkanları duydukça. Soğuyorum. Öyle basit ki, öyle çocuk ki.. Her dakika daha çok uzaklaşıyorum ondan. Öyle ki, masada oturmak bile mide bulandırıcı geliyor. "Ben annemi bulayım." diyerek kalkıyorum. Annemi arıyorum koca gemide. Anneme sarılıyorum. "İyi misin?" diyor. "Öyle iyiyim ki anne!". Kucaklaşıyoruz uzun uzun. Bu esnada gemide bir hareketlenme başlıyor. Durmuş her şey. Kıyamet kopmayacak. Bitti. Vazgeçildi. Tanrı bir şans verdi. Devam etmemizi istedi. Rengarenk ışıklar yanıyor her yerde. Karanlık gecede, karanlık gemide minik, renkli ışıklar. Güzel bir müzik. Herkes mutlu artık. Herkes eğlenmeye başlıyor, herkes gelip bana sarılıyor. Geçti...




...



Uyandım sonra. Bir saat kadar önce. Sadece bunu izlemek için uyumuşum gibi. Sadece bunu bilmem gerekiyormuş gibi.

Bir şeylerin tamamen bitmesini isterken deli gibi, beklerken o görkemli finali, aslında ne kadar boş olduğunu.. Son damlayı ekleyen adamın, sadece gittiği için bu kadar iz bıraktığını, bir fırsat olsa ve dışarıdan bakabilsem yakınen, nasıl da uzaklaşacağımı.. Her şeyin bir şekilde geçeceğini bir gün, o gün karanlığımda rengarenk ışıkların yanacağını. Annemin ve birçok güzel insanın bu günü beklediğini, yanımda olduklarını ve bir gün kahkahalarla birbirimize sarılacağımızı...


Rüyalar fazla anlamlı...




2 yorum:

SonradanBilme dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Anita Taylor dedi ki...

Aslında, bu yorumu pek sevdim.