10 Ocak 2012 Salı

Yılbaşı, Bizim Kızlar, Yeni Projeler ve Bir Tutam Umut Güncesi



Merhabalar.



Ocak ayının 1/3'ünü geride bıraktığımıza göre, sanırım günce ekleme zamanım gelmiş de geçiyor bile.


Yılbaşı gecesinden başlayalım. Güne Polen, Hüseyin, Begüm ve Fıratcan ile başladım. Kahvaltı, kahve, müzik, bir miktar zaman öldürmece, duş... Sonra hazırlıklar başladı. Begüm saçlarımı fönlerken ayak tırnaklarımı boyuyordum ve sonra Begüm Polen'e oje sürerken delikanlılar yılbaşı patiklerimizi dolduruyordu. Apple geldi gitti. Kızları giydirdim, makyajımı yaptım, ağacımızın tepesine yıldızımızı ekledik ve evet, geceye hazırdık.


Sonra sırayla arkadaşlar gelmeye başladı. Ankara'dan Bulut geldi. Ev arkadaşım Zeynep, erkek arkadaşı, İzmir'den misafirleri Kayhan, Semih, Engin...

Saat daha erkendi, biz de diğer misafirlerimiz gelene dek Tabu oynama kararı aldık. Yenildiğimizi gizleyecek değilim.


Akabinde visiler, vodkalar, biralar doldu masaya. Sürpriz konuk olarak Özgür ve Emre dahil oldu gruba. Ceyhün, Mustafa, Kaan ve Birkan da geldiğinde yeterince kalabalık ve fazlasıyla güzeldik. Jet hızıyla olan kafalarımız sayesinde zaten hiçbir şey canımızı sıkamazdı, sıkamadı da. Ki onlarca hediyenin arasında nasıl mutsuz olunabilirdi ki? Baykuş yüzüğüm, pipom, Birhan Keskin kitaplarım, Angry Bird kumbaram, kalemlerim, tokam, kum saatim, magnetler vb... Saf mutluluk!

Keşke tüm geceyi ve olup biten her şeyi burada anlatabilsem. Ama bu mümkün değil. O sebeple ana hatlarıyla anlatmakla yetiniyorum: Harikaydı. Herkes fazlasıyla güzel, eğlenceli ve sarhoştu. Evin neresinde olursanız olun birileri vardı karşınızda. Mutfak dedikoduları, koridora çöküp muhabbet edenler, uyumaya çalışanlar, banyodan çıkan anlamsız ikililer. Ki her şeyden iyisi bir VIP odamız olmasıydı sanırım. Birkaç kişilik grubumla daraldıkça kaçabildiğimiz, küçük ve güzel odam!




Son hatırladığım sabah altı sularında yatağıma salamura balık misali beş kişi dizilip uyuma çabamızdı. Sabah da esas tayfa haricindeki konukları uğurlayıp savaş alanına dönmüş salonda sigaralarımızı tüttürerek olup biteni hatırlayarak kahkahalar atmakla meşgulduk.



Akabinde kahvaltı, kanepeye yapışmışcasına uyuyan ve nabzına bakmak zorunda kaldığımız Bulut, çılgınlarcasına temizlik ve dinlenmece.

Ardından geçen günler de fena değildi. Evdeki kalabalık boşalıp tek başıma kaldığım ilk gün biraz bunaldığımı gizlemeyeceğim ama sanırım bu son derece doğal. Yine de sonrası hızla güzelleşti. Bozulan uyku düzenimden başka bir sıkıntım olmadığını söylemem gerekir. Onun dışında Polen ve Ekinle çokça zaman geçirebildim üstelik bir gece bonus olarak kızım Sandy de vardı!



Bolca saçmalamalar ve kahkaha içeren gecelerimiz, bolca uyku ve miskinlik içeren gündüzlerimiz ile mutlu olduğumuzu söyleyebiliriz. Bu arada, izlediğimiz filmler arasında bir tanesini sizinle de paylaşmak istiyorum. Vampyros Lesbos. 70'lerde, İstanbul'da çekilmiş Almanca bir vampir hikayesi. Tahmin edebileceğiniz üzere lezbiyen bir vampir olan Kontes var başrolde. Erotik korku türünde olan film son derece şaşırtıcı ve eğlenceliydi bizim için- çekilme amacı eğlendirmek olmasa da. Ayrıca Kontes'in güzelliği için bile izlenir bu film.



Her neyse. Dediğim gibi, her şey yolunda. Ekin'le kedili öyküler yazıp bolca gülüyoruz son birkaç gecedir.  Polen Yalova'da. Çekilmiş tüm zombi filmlerini izleme kararı aldık ve zamanımızın bir kısmını da zombi filmleriyle geçiriyoruz. Kahve ve peynir de bizi mutlu kılan şeyler listesinde ilk sıralarda.

...

Ha bu arada, Yenikapı Tiyatrosu bünyesindeki yazarlardan biri de benim bir süredir. İnternet sitemizi ziyaret edip, daimi bir okur olabilirsiniz. 


Ve yine bu alanda bir gelişme, Ata'nın önderliğinde yeni bir oluşum: Tuhaf Temaslar. Çok yakında karşınızda olacak ve yazarlardan biri de benim. Evet.

...

Bunların dışında, yeni bir ilişki, yeni umutlar. Ama bundan şimdilik söz etmeyeceğim. ^^

Buraları bu kadar ihmal etmemeye çalışacağım, söz veriyorum.

Öpüyorum.




Anita
10.02.1022
İstanbul


Hiç yorum yok: