29 Nisan 2012 Pazar

the beer






He said "Don't shoot!", I said "I won't, i love you, you are my friend."

I handed him my wig and shot myself in the head.



Sigaramın bittiğini görmek her zamanki gibi küfür etmeme yol açıyor. Yarısında söndürdüğüm bir izmariti kül tablasından alıp dudaklarımın arasına yerleştiriyorum. Yatağımın altındaki bozuk paraları toplayıp çizmelerimi ayağıma geçirmeliyim. Havanın sıcak olması sikimde bile değil. Amacım bir paket sigara alıp güzel bir adamın dudaklarına diş izlerimi bırakmak. Bunu başarabilirim. Ceketimi alıp kapıyı çekiyorum.

Sokak kedilerle ve evsizlerle dolu. Kahkahalar atıp cilveli cilveli bir şeyler anlatan liseli yeniyetmelerle. Köpek gezdiren adamlarla. Dükkanının önünü sulayan küçük esnaf ve elleri poşetlerle dolu kadınlarla. Koca sokakta dudakları kahverengi olan tek kadın benim. Koca sokakta boynu çürüklerle kaplı olan tek kadın benim. Koca sokakta kalbine bir zırh giydirebilmiş tek kadın benim. Kalbimi kıramaz kimse. Cebimdeki bozukluklar, yerini bir paket sigaraya bıraktı. Artık herkesin kıçına tekmeyi basabilirim.

İki saat ve üç semt bırakıyorum geride. Müzik olmasa, belki bu kadar çok yürümek istemezdim. Hava karardı ve her yer ışıklarla dolu. Sokağın kenarında kafa sallayan uzun saçlı herifler kendilerini dünyanın hakimi sanıyorlar ama bir çift göğüs ile ağızları sulanıyor hala. Suratlarına bile tükürmem. İleride klüpten klübe koşan ortam çocukları var. Son model cep telefonları ile, üç haneli rakamlara aldıkları gömleklerle dikiyorlar bayraklarını. Birazdan kıçıma gözlerini dikip bana laf atacaklar. Kral onlar. Herhangi birinin ölümü, serçe tırnağımın kırılması kadar bile rahatsız etmez beni. Midemi bulandırıyorlar. İki sokak ileride, punk tayfası var. Saçları için saatler harcayıp, evde babalarına meyve soyan dangalaklar. Sorsan, dünya onların. Buralarda herkes kral.

Altıma yakışmayacak heriflerin arasından, dudaklarımın arasındaki yedinci sigara ile yürüyüp gidiyorum.

Aradan 25 dakika 16 saniye geçiyor.

Adımlar sonra, boş bir bara dalıyorum. Cebimde beş kuruş para yok. Cebimde on üç dal sigara ve kahverengi bir ruj var. Cebimde jelatine sarılıp tıkılmış, çiğnenmiş bir sakız ve duman kokan dairemin anahtarları var. Cebimde beni benden beklenenden daha da kötü bir evlat olmam için dürtüp duran küçük bir şeytan var.Gözlerimi bardaki herife dikiyorum. Sanırım onu buldum. Barda oturan adamın geniş omuzlarını kaplayan dövmeler tek bir şey söylüyor bana. “Buralarda kendinden kaçan tek insan sen değilsin”. Barda oturan adamın önündeki boş viski bardağı tek bir şey söylüyor bana. "Buralarda içindeki yangını söndüremeyen tek varlık sen değilsin.” Barda oturan adamın kafasını bana çevirip gözlerime diktiği gri gözleri tek bir şey söylüyor bana. “Orada dikilip durmayı bırakıp, yanıma gelmelisin.”

Bana bir bira ısmarlarsa ona iki dal sigara vereceğimi söylüyorum suratına bile bakmadan. Gülüyor ve cebinden çıkardığı bir sarma cigarayı önüme atıyor. Benden daha iyisine sahip. Barmen bir ellilik getiriyor bana. Yanımdaki adam cigaramı yakıyor. Her yer duman. Barmen suratıma küfür eder gibi bakıyor. Kafaya dikiyorum bardağı. Dudağımdan damlalar çeneme süzülüyor. Kalkıp gitmemizi söylüyor barmen. Orta parmağımı gösterip kapıya yöneliyorum. Parayı bırakıp ardımdan geliyor.

Cebinden çıkardığı viskiyi kafasına dikip yürümeye başlıyor. Adımlarım onunkileri takip ederken, yıldızların canı cehenneme diyorum. Güneşin ve ayın canı cehenneme. Tatlı rüyaların ve yumuşak yastıkların canı cehenneme. Ömür boyu beynimize işlenen mutluluk masallarının canı cehenneme. Çıkmaz bir sokağa girince duruyor ve bana dönüyor.

“Seni düzmek istiyorum” diyor yanımdaki gözleriyle bana. Boynundan tutup kendime çekiyorum. Gözlerini gözlerimden ayırıp, boynuma dikiyor. Gülüyorum Dumandan başım dönerken, kalçamdan tutup beni kendine yaklaştırıyor. “O kadar güzelsin ki, senin bile canın cehenneme” diye fısıldıyorum kulağına. Diş izlerim, güzel bir adamın güzel dudaklarında kalıyor.





First i cried for him, and then i cried for me,

Haunted by the ghost of the girl i used to be.





Anita

2010

Hiç yorum yok: