7 Aralık 2013 Cumartesi

Günce Kenarı




Günler, tepeler, vahşi atlar ve bir takım sarhoş şairler. Bir de Kadıköy'e yağmayan kar. Bu iyi.

Kendimi pembe kartonlara, kağıt fenerlere, siyah guajlara, akrilik rüyalara bıraktığım, her yer boya lekesi, yer gök tutkal akşamlar. Çünkü denedim, faks cihazlarının yanında hiç güzel durmuyorum. Yanında güzel durduğum şeylerin de bir listesini yaptım. şöyle bir şeydi:



Grant Snider'i keşfettim bugün. Dünyası çok güzel. Benim dünyam da bu aralar fena değil aslında. Kıymalı pide, Viceroy Switch, mat ojeler ve ev patiklerinden inşa ettik dünyamı, hevesle daralttığım çekirdek ailemle beraber. Bazen kapı çalıyor, Ankara'dan Özlem geliyor dünyama. Bazen Ayşegül'le yerleri süpürüyoruz, çünkü herkes kendi kapısının önünü süpürse dünya tadından yenmez demişti atalarımız. Bazen Suat'la sokakta bulduğumuz dolapları, komodinleri alıp getiriyoruz buraya. Hepsini siliyorum kapı önünde, sonra güzelleştirip dahil ediyoruz o artık istenmeyen mobilyaları yuvamıza. Çünkü istenmemek nedir, hepimiz biraz biliyoruz. Ve biraz ilgiyle herkesin, her şeyin güzelleşebildiğini. Bazen biraz fazla uyku kokuyor dünyam, popülasyonu bir elin parmağını geçmiyor. Bu düzen böyle iyi, aferin Anita'ya diyor ve sıradaki avizeyi kucağıma konduruyorum. Gerisi guaj lekesi, gerisi fırça izi.

Sonrası bir takım hayaller, bir takım kumbara sesleri.

*


Bir de her şeyi anlatacak zamanı yaratacağım ana kadar, güzel bir şarkı. Karsız bir Kadıköy. Yanına da buraları özlemiş bir Anita gülümsemesi. O kadar.





anita
7.12.13
kadköy

Hiç yorum yok: