13 Eylül 2015 Pazar

Birdy




Kuş ağızı. Kuş elleri. Çok özlediğin, sözlerini unuttuğun bir şarkıyı, hiç beklemediğin bir yerde duyup anımsama hali. Böyle de bir şarkı vardı, çok dinlerdim. Böyle de bir ağız vardı, çok öperdim. Bir kuş uçumuna baksa da bazı şeylerin kaderi, insan asla unutmuyor bazı elleri. İki uyku arasında geçmişe dönmek. İki kabus arasında bir rüya görmek. Çünkü biz güzeliz suların altında, çekyat tepelerinde, kırışık çarşaflarda, yerdeki minderde, çayı demlerken güzeliz, biranın köpüğü yere damlarken, kahvaltıda pişi yiyemezken güzeliz, başımız ağrırken, kanarken dudağımız ve doğarken güneş. Güzeliz biz unutmayı reddettiğimiz  tüm anılarda, saçlarımı yıkadığın akşam saatlerinde, karpuz yediğimiz sofralarda mesela, sarhoş olup asfaltı öptüğüm zamanlarda, sen beni sevmeyecek misinlerde, ben seni hep seveceğimlerde, biz bizi hep seviyorkenlerde mesela, plastik kaşıklarla birbirimizi kovalayışlarımızda, penguen adımlarımızda, kağıttan kedilerde, burayı hiç kazmamışsınızlarda, tamamlarda mesela, kıskandımlarda, her şey çok kötülerde ve her şey güzel olacaklarda, bembeyaz belindeki ufacık üçgende örneğin, saçımı örüşlerinde, saçımı öpüşlerinde, bir takım zombilerde ve bir parkın ilk gününde, ayakkabımın tekini alıp kaçan kara köpekte, bıyığının kenarında patlayan öpücüğümde, kedili videolarda ve gecenin körü yemeklerinde, ben uyurken sigara içme ama sen uyurken ben seni tekmeleyebilirimlerde, lütfen gitmelerde, lütfen gitlerde, kalbimizde biriken tokatlarda ve kalbimizde biriken özlemde, kime ne zaman ansam seni, "O benim canımın içidir!" diye... Kaç kışı uyuduk, kaç yazı uyandık bilmiyorum. Çok özlediğin, gözlerini unuttuğun bir adamı, hiç beklemediğin bir anda sarıp sarmalama hali. Böyle de bir ağız vardı, çok öperdim. Böyle de elleri vardı, kuşlar kadar severdim...

anita
13.09.2015
kadıköy

Hiç yorum yok: