18 Haziran 2023 Pazar

bu yazı kimseye bir şey anlatmıyor.

her güne on günlük iş sığdırdığım, yoğunluktan hiçbir şeye kafa yoramadığım, bitmeyecekmiş gibi hissettiren birkaç ayın sonunda, hiçbir şey yapmamanın hazzına sarıldığım günlerdeyim. hiçbir şey derken, hala çalışıyorum, ama daha makul miktarda. birtakım yan işleri askıya aldım. bir takım okulları birincilikle tamamladım. birtakım yeni planlara kalkıştım. birtakım güzel kadınlara ve bu yaz her şeyin güzel olacağı inancıma sarıldım.

güzelden kastım basit. sakin. bol köpekli. bol havuzlu. bol kadınlı. bol rakılı. bol kahkahalı. bol uykulu. bol iyi ki'li. belki biraz ağlarım yine. ama gözyaşının birazına da varım. derimi yırtmak isteği duymadığım her gün benim için yeterli.

bugün aylar sonra boyama yaptım. elmalı bira içtim. güzel müzikler açtım. bazıları eğlenceli. bazıları hüzünlü. benim için fark etmiyor. ne dinlersem dinleyeyim, o şarkıyı en sık dinlediğim günlere gidiyorum. en bağdaştıkları anılara. take me to church benim için sonsuza dek şampanya patlatma savaşı verdiğimiz yılbaşı gecesi. morning glory her çaldığında buda'da dans ediyorum. soon we'll be found hala aynı yarayı kanatıp duruyor. iyi ya da kötü, geçmişe dair her şeye büyük bir açlıkla sarılıyorum. geçmişteki en kötü gün, gelecekteki en iyi günden güzel geliyor. nostaljiyle sağlıksız bir ilişkim var. hayatım bitmek tükenmek bilmeyen bir eski özlemiyle geçiyor. oysaki, tomorrow we'll be free...

bugün neden yazıyorum bilmiyorum. seneidevriyesi geliyor diye mi? yepyeni bir dönemin başlangıcındayım diye mi yoksa? belki de sadece bir şarkı girmiştir kanıma. yaz demiştir. yazıyorumdur. kim bilir? ben değil.

yoğunluğun en iyi yanı, nasılsın sorusuna verdiğim tek cevabın ‘yorgun’ olması sanırım. yorgun ve meşgul olmaktan başka bir lüksün yok. iyi ya da kötü değilsin. yorgunsun. ve meşgul.

bugün, tatilin ilk gününde kendime sordum nasılsın diye. yapayalnızım ve bu dünyanın en korunaklı şeyi diye geldi ilk cevap. yıllar benden muhteşem bir tablo yarattı ve emeği geçen herkesin cehennemin dibine kadar yolu var. ben tek kişilik cennetimde, kurşun geçirmez zırhımla, dünyanın en güzel kadını, dünyanın en çirkin kadını, dünyanın en güçlü kadını, dünyanın en korkak kadını, iyi ki varım. keşke varım. neyse ki varım.

varım. ama bana kadar.

yarın küçük bir kıza ingilizce çalıştıracağım. yarın gidip tırnaklarımı yaptıracağım. yarın kızlarla bira tokuşturacağım. yarın bu yazının neden yazıldığını anlamayacağım. şimdi de anladığımdan emin değilim. ama buna kafa yormayacağım. kimse okumasın diye yazılan yazılara da ihtiyaç var en nihayetinde. kimse sevemesin diye yaratılmış kadınlara. kimse uyumasın diye bekleyen uykulara.

ha bi’ de

so goodbye, so long, sorry boys, my daddy's got a gun my daddy’s got a gun my daddy’s got a

gun.

 


 

 

 

 

Hiç yorum yok: