8 Kasım 2010 Pazartesi

JOSE


Kendime geceden elbiseler diktim.
***
Uzanıyorum boylu boyunca aynalı tavanların altında. Süt kokan bacaklarıma yüzünü sürdüğünü hayal ediyorum. Kasığıma bir zambak çizdim, yarısı bitmiş rujumla. Dudaklarıma yağmayan yağmurların günahını, hesabına yazıyorum.
***
Tırnak altlarımda biriken yalnızlığın bir açıklaması yok. Giderken kapıyı bile çekmemişsin. Odama komşular, sokak çocukları ve alacaklılar dolmuş. Odama işportacılar, eski sevgililer ve polisler dolmuş. Odama hüzün, arabesk ve anason kokusu dolmuş. Beni kimlerin arasında bıraktığına bir bak. Ama sen hiçbir şeyin farkında değilsin.
***
Kahve fincanlarında ellerini arıyorum. Şehrin arka sokaklarında yürürken, kokun çarpsın burnuma, bir adım daha atamayayım istiyorum. Sen gittiğinden beri, hiç siyah giymedim. Çıplak ayaklarım dudaklarını özlüyor. Sakızlardan çıkan falları biriktiriyorum son içtiğimiz şarabın şişesinde. Gece, tenimi uyuşturuyor. Ama ben daha fazla çıplak kalmak istemiyorum.
***
Seni boşverip kendime yeni bir ev almak isterdim. Duvarları tenimle kaplamak, pencerelere kadife güneşlikler asmak, kapıma " Askerler, politikacılar ve homofobikler giremez" yazılı bir levha çakmak isterdim. Hayallerimde yarattığım dört odalı evimin anahtarını, paspasın altına sakladım. Ne zaman dilersen, zili çalmadan gir. Ben hep evdeyim.
***
Delirdiğimi söyleyen kuşlara sapanla üzüm taneleri atarken ben, kulağıma asılan bir el olsaydı, belki akıllanmayı denerdim. Ama saçmalıklarımın üzerine sanat etiketi yapıştırdığım zaman, özgür bırakıldığımı farketmiş olmak beni rahatlattı. Sen olsaydın, beni sessizlikle cezalandırırdın. Böylelikle gülümser ve şükretmeyi unutmazdım belki batan güneşin ardından. Ancak, şarkılardan başka bir şey kalmamış bize, şimdi daha iyi kavrıyorum. Burda olsan sarılırdık ve sana bir şarkı söylerdim belki. Olsaydın alt dudağını nüfusuma geçirir ve portakal soyardım sana. Televizyon izler ve uyurken üşümezdik, ne güzel. Ama yoksun.
Ki bu, soğukla eşdeğerdir benim topraklarımda.
***
Biraz daha bekle. Biraz daha üşüt beni. Elbet uyanacağım ve kirpiklerim kupkuru, saçlarım darmadağın ve gamzelerim oyuk. Yine de o vakte kadar, "Elveda Jose, ben sensiz de güzelim."

Anita
08.11.2010 02.34

İstanbul

2 yorum:

dralaye dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
dralaye dedi ki...

Hadi yine harikalar çıkarmışsın içinden. Kırmızı rugan ayakkabıların ayağında olsa bu kadar yakışmazdı. Belki duvara bir gelincik çizsen, inanabilirdim sana.