3 Mart 2013 Pazar

sabahın beşi yazısı



aklım almıyor, şiir nasıl karın doyurmaz? 

ne kadar az okudunuz. ne kadar az gördünüz. ne kadar az yaşadınız. ne kadar az denediniz. ne kadar az uyudunuz mesela. ne kadar az seviştiniz. ne kadar az yazdınız. ne kadar çoktunuz ve ne kadar zavallıydınız. sizin vizyonunuza karşı benim hayallerim ve enfes! ne kadar çabuk yorulmuşum ve siz, ne ara hepiniz bir şeyler oldunuz?

her sabah o yataklardan nasıl söylenerek çıkıyor ve içten içe insanlara nasıl da tepeden bakıyorsunuz. biz birkaç küçük insan oturmuş şiirler yazarken kaldırımlara, siz nasıl da ne isterseniz yapabiliyorsunuz çünkü para evet, para mühim. şiir paraya dönüşmüyor ama siz o çarkların arasında, minicik beyinleriniz, ve tik-tak-tik-tak-tik-tak, siz her gece o yumuşacık yastıklara sarılıp uyurken, bazıları üç satırlık şiirlerle yatıyor!

o parmaklar hep havada. o cümleler hep boş ama hep kendinden çok emin. hayır, elbette istiyorum o güzel giysileri giyin, o güzel yemekleri yiyin, o güzel arabalara binin. ben olsam ben de en güzelini giyerim ve benim çiçek elbiselerim de zaten güzel, yeşili bahar kokuyor, pembesi çilek. kızdığım o ki, siz bir basamak yukarıda sanarken kendinizi, en son hangi kitabı okudunuz baylar bayanlar? en son ne zaman bir tiyatro izlediniz ama hayır, pek komik eylemler şunlar dahil değil televizyon ekranınıza yansıyan. en son ne zaman bir kediye yemek verdiniz ve en son ne zaman aşk ile seviştiniz? peki şimdi söyleyin, burunlarınızı neden havaya dikiyorsunuz o zaman, neye dayanarak, neye güvenerek ve tanrım, hala aklım almıyor, tüm o güzel şairlere rağmen, şiir nasıl karın doyurmuyor?


aman.


anita
03.03.13

Hiç yorum yok: