5 Haziran 2014 Perşembe

gece.

bazı geceler böyledir çünkü. telefonun alarmı sana bugün olması gereken ama olamayacak şeyleri anımsatmak için çalar. herkes her şeyi yanlış anlar mesela. herkes sadece duymak istediğini duyar. bencilliğin göğü yırttığı gecelerdir bunlar. hiçbir şeyin yokmuş gibi konuşur insanlar. hiçbir şeyin yokmuş gibi gülerler. hiçbir şeyin yokmuş gibi dokunurlar sana. yolunda gitmeyen her şeyi görmezden gelirler halbuki görmezden gelinen hiçbir şey yoluna girmemiştir tarih boyunca. sen aynı çekyatın aynı noktasında böğüre böğüre ağlıyorsundur oysa ki, sadece bu defa farklı pijamalarla. sen aynı çekyatın aynı noktasında yeter diye bağırıyorsundur ama kimse duymaz ve aksine hep bir noktada onlar haklı olur çünkü allah senin belanı versin amin. boğul diye, geber diye yağıyordur yağmur ve sokağa çıksan belki biraz, ayakkabılarını giymeden, anahtarını almadan, uyurgezer gibi adımlasan sokakları ama olmaz, otur ve boğul ister bazı geceler ve sen en fazla aynı odada başka bir noktaya oturursun. oturduğun yerde şimşekler çakar çünkü sen bundan çok korkuyorsun. yaşamaktan korktuğun gibi. gitmekten korktuğun gibi. yalnızlıktan korktuğun gibi korkuyorsun ama bu defa eğilip bükülmüyorsun. bu defa gözünün içine bakıyorsun şimşeklerin çünkü delirmek bunu gerektirir. çünkü belki korkmazsan her şey yanından kayıp akıverir. böğüre böğüre ağlarsın sen mesela ve gidecek hiçbir yerin yoktur çünkü. tanıdığın kimsenin yanı değildir gitmek istediğin yer. bildiğin hiçbir sokak değil. ekin olsaydı dizinde ağlasaydım dersin mesela ama ekin artık çok uzaklarda domates fidanları ve alice adında güzel köpeklerle birlikte yaşıyor ve sana en fazla bir telefon hattının diğer ucundan dokunabiliyordur ve bu yüzden kırar kıçını oturursun aynı odanın bir başka noktasında çünkü kurtuluşunla aranda dört kat, 3 saniye, tek karar duruyordur ama fatoşa da söylemiş olduğun gibi, mutlaka brandalı adamlar köşe başında bekliyordur. 25 senelik bir boşluğu, 25 senelik bir başarısızlığı, 25 senelik bir yalnızlığı büyüt diye bakıyordur herkes gözünün içine daima. bir şey ol diye. bir şey yap diye. biraz sus diye. biraz gül diye. biraz iyi huylu ol diye. biraz para kazan diye. biraz ölme diye bakıyordur herkes ve sen en fazla yeter diye bağırabiliyorsundur kimsenin sesini duyamayacağı odalarda. bilerek mi yapıyorlar bunu bana bilerek mi öldürmek için mi delirtmek için mi ne için yapıyorlar bunu bana hep bunu bana her zaman bilerek mi yapıyorlar diye dönüp dururken aynı cümleler kafanda bütün virgüllerin anasını sikiyorsundur örneğin. bütün klişe cümlelerin bitmesini istiyorsundur bir daha uyanmamak istiyorsundur bir daha oynamamak istiyorsundur insanlar her şeyi buldukları gibi bıraksınlar istiyorsundur iyi biri değil mutlu biri olmak istiyorsundur herkesi öldürmek istiyorsundur her şeyi unutmak istiyorsundur başka bir şarkı istiyorsundur ama sen en iyisi otur bi bardak su iç der içinden bir ses sana ve git yüzünü yıka çünkü hatırlarsan sana hep söylerdi bir zamanlar bir tanıdık, böyle uyuma, göz yaşların yüzünde kurur. böyle gecelerde bütün neredesinler anlamını yitirir mesela çünkü sen hep aynı yerdesindir bir adım bile ilerleyemeden ve isteyen zaten gelir ve sarılır ve belki koltuğa değil onlara tekme atarsın ama en azından belki içinde ufacık bir şey bir an olsun kendini önemli sanır. olamadığın her şeyin üstüne yağdığı böyle gecelerde yapılacak en mantıklı şey ne denli korkak, ne denli çirkin, ne denli hiçkimse olduğunu kabullenip sızana kadar uykunun gelip seni almasını ummaktır.




anita
o5.o6.2o14

5 yorum:

erginegöre dedi ki...

Üç gündür ne döktüysen okudum.
Üç gün.
Seni seviyorum.

Liv Anita Taylor dedi ki...

Teşekkür ederim.

Adsız dedi ki...

Başka türlü birşey benim istediğim
Ne ağaca benzer ne de buluta
Burası gibi değil gideceğim memleket
Denizi ayrı deniz
Havası ayrı hava

Nerde gördüklerim nerde o beklediğim
Rengi başka tadı başka
Bir başka yolculuk dalından düşmek yere
Yaşadığımdan uzun
Bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
Ağacın yüksekliğince,dalın yüksekliğince rüzgarda
Ve bir yeni ömür vardığın çimen yeşilliğince

hevin dedi ki...

Sen adını dahi bilmediğim yüzünü görmediğim ve yazısını tesadüfen okuduğum ama kadın olduğunu tahmin ettiğim kardeşim. Bomboş olan içimi keşkelerle doldurdun belki de tüm insanı duygularimi yeserttin .. hayat çatlak bardakta ki suya benzer ve sen içsende içmesende akar ... unutmaki nereye gideceğini bilmeyen bir insanın aslında gidecek çok yeri vardır .. ağlarken bile yanlız değilsin aslında yağmur tanrının göz yaslaridır. Sahip olduklarının kıymetini bil acılarını ise sıktır etmeyi öğren .... (kalemine emeğine klavye ne saglikkkkk <3)

Liv Anita Taylor dedi ki...

Çok teşekkürler hevin, mutlu ettin beni.