6, 7, 8.
dün farkettim. siz bize çığlık atacak yer bırakmamışsınız. her yer ev, her yer balkon. her yer sokak, her yer salon. insanla dolmuş her yer ve çığlık atılacak bir karış toprak yok. bu kadar çığlığı nereye koyacağımızı bilmediğimiz için her yer doktor, her yer psikolog. çünkü hepimiz o küçük sevimsiz ilaçları nereye koyacağımızı biliyoruz. asıl ihtiyacımız belki bir, belki on kez doya doya çığlık atmakken, o küçük sevimsiz ilaçlarla avunuyoruz. çünkü 21. yüzyıl bunu gerektirir. çünkü sevmek bunu gerektirir. çünkü nefret bunu gerektirir. sayısı bellenmiş adımlarla,yırtık peçetelerle, yutulan sözcüklerle, eski çekyatlarla mesela, bi' sigara alabilir miyim'lerle, ben gidersem saçlarını kim yıkayacaklar'la, sen gidersen saçlarımı kim yıkayacaklarla, git'lerle ve kal'larla ve hepsinin etrafını çizmişiz. hepsinin karşısına oturup burnumuzu çeke çeke bir sigara içmişiz mesela çünkü başka ne yapılır bilmiyor ve artık bilmek istemiyormuşuz. sadece biraz gözyaşından kimseye zarar gelmeyeceğinden, kendimize ağlıyor ve asla çığlık atmıyormuşuz. halbuki beni atamadığım çığlıklar, kıramadığım aynalar, yakamadığım evler, öldüremediğim insanlar bu hale getirmişken, varsa bir avuç ilacınızı alırım doktor bey. çünkü bizim dostluğumuz çok eskilere dayanır. bizim dostluğumuz bacaklarımın çok güzel olduğu, insanlara çok kolay inandığım, saçlarımın kızıla çaldığı zamanlara dayanır. çünkü benim özlemim çöküşlere dairdir. utancın, mantığın, kuralların unutulduğu çöküşlere. bir şehrin en kalabalık caddesinde (
anita
o1.o6.14
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder