2018’e girmemizin hemen sonrasında, 2017 yılının utanç tablosu yayınlandı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2017 Veri Raporuna göre 2017 yılında 409 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 387 çocuk cinsel istismara uğradı ve 332 kadına cinsel şiddet uygulandı. Detaylı listeye platformun web sitesi üzerinden oluşmak mümkün, tüm verileri tek tek yazmayacağım.
Önceki
yılların raporlarının yarattığı üzücü alışmışlık hissi, sene boyunca alınan haberler
ve kadına şiddettin aleni yükselişi nedeniyle çok büyük bir şaşkınlık
yaşadığımı söyleyemem. Belki hissizleşme, belki önlenemez bir alışma durumu. İşbu
rapor, birçok platforma konu edildi, haberleştirildi, halka sunuldu. Beni asıl
yıpratan, haberlerin altında okumak durumunda kaldığım yorumlar oldu.
“Bir erkek olarak; öldürülsem istatistiki bir
veri olacak kadar dahi haber değerim olmadığı için ‘umrumda’ olmayan
ölümlerdir.” diyor bir okur mesela. Hayatın her alanındaki erkek egemenlik
yetmiyor, cinsiyetinin ona sunduğu rol öyle büyük bir ego yaratmış ki, kadın
cinayetlerinin haberi, istatistiği bile kendisini rahatsız ediyor. Erkeğin
ölüsü bile, kadın ile yarış halinde…
“Neye
göre utanç tablosu? Dünyadaki diğer ülkeler ile karşılaştırdığınızda biz ilk
sırada mıyız sanki?” diyor bir diğeri. Dünyada namımıza zeval gelmedikçe,
dilerse milyon kadın ölsün, milyon çocuk istismara uğrasın, ne önemi var?
Bizden beterleri de var diye vicdan rahatlatıp kendimizle gurur duymaya devam
edebileceksek utanmaya ne gerek var? Global yarışı başka konularda yapsak
olmuyor mu, sanırım olmuyor…
Bunlardan
çok daha paylaşılamayacak kabalıkta, çirkinlikte yorum var elbet. Peki neden bu
kadar kolay bunca acının, tecavüzün, ölümün haberine bu kadar rahat ahkam
kesebilmek?
Çünkü
sayılar sadece bir saniye kalıyor akılda ve gerçeği anlaşılır kılmakta acizler…
2017
yılında erkekler tarafından 409 kadın öldürüldü. 409. Sadece bir sayı.
Ancak
vicdanı olan okuyor sayının altında yatanları. 409 ölüm, 409 çığlık demek. 409
kaçma çabası, 409 ağlama, 409 can savaşı, 409 şiddet sahnesi, 409 itiraz, 409
yalvarış, 409 direnme çabası, 409 cinayet… Bu kavramları, bu gerçekleri
görmedikçe, 409 ölüm deyip geçmek kolay tahminen. Kendi hayatımızda bir kez
olsun yaşam tehlikesi atlatsak, bir ömür unutamayacak bizler için. Bir
yakınımız bir kez şiddet görse, bir sevdiğimizin gözünden bir damla yaş aksa ne
yapacağını şaşıran bizler, görmediğimiz acılara duyarsızlaşıyoruz çünkü sayılar
aciz, her şey istatistik verilerinden ibaret. Sayfayı değiştir, sekmeyi kapat,
ahkam kes, unuttun bitti.
Bu
gece, sadece bu gece birkaç dakikanızı empatiye ayırın. İstismara uğrayan
çocukların yerine kendinizi, kendi çocuğunuzu koyarak hayal edin. Tüm o
saflığıyla gündelik yaşamını sürdüren bir çocuğa yaklaşan kirli elleri,
sararmış sigara kokulu bıyıkları getirin gözünüzün önüne. Yaşanacak korkuyu,
üstüne gelen tehditleri, kimseyle paylaşamamayı ve çoğu zaman bunun tekrar eden
bir hal almasını. Şimdi boğazınız düğümlenmeden söyleyip geçebiliyor musunuz,
bu sene 387 çocuğun istismara uğradığını?
Mevcut
ilişkinizi düşünün mesela. Kendi hayatınız adına bir karar alıyorsunuz ve bunu
partnerinizle, eşinizle paylaşıyorsunuz. Belki iş hayatına girmeye karar
verdiniz, belki tesettüre girmek istiyorsunuz, belki ailenizi ziyaret etme
planı yaptınız. Karşı taraf, sadece kendi hayatınızla ilgili bir karar
aldığınız için üstünüze yürüyor, canınızı yakıyor, şiddet uyguluyor, hakaretler
duyuyorsunuz ve bir silah patlıyor, sahne kapanıyor…2017 yılında yaşanan kadın
cinayetlerinin %21’i, kadınların kendi hayatı ile ilgili karar alması nedeniyle
işlendi. Cümle tüyleriniz diken diken olmadan çıkabiliyor mu ağzınızdan?
Sayılar
yaşanan acıları ifade etmeye yetersiz, ahkam kesmek kolay, unutmak birkaç
dakika.
Zor
olan insan olmak, insan kalmak. Yeni yılımızı 9 yaşındaki kız çocuklarının
evlenebileceği müjdesi (!) ile kutlayan varlıklara inat… Güçle, mücadele ile,
inançla…
Bilgesu
Yaprak
Ocak 2o18
NOT: İşbu makale, Bekir Tüccar tarafından hazırlanan röportaj versiyonu ile 8 Ocak 2018 tarihli Edirne Gazetesinde yayınlanmıştır.
NOT: İşbu makale, Bekir Tüccar tarafından hazırlanan röportaj versiyonu ile 8 Ocak 2018 tarihli Edirne Gazetesinde yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder