25 Ekim 2020 Pazar

birhipomanininfinalinidahaberaberkutlamazmıyızgüzelkız



kurduğun tüm denklemlerin yanlış, tüm eşitliklerin hatalı olduğunu fark ettiğin o an. ettiğin tüm kavgaların bir hiç uğruna olduğunu, tüm savaşlarını boş yere verdiğini, günün sonunda başını yastığa koyduğunda avucunda turuncu bir japon balığı bile kalmadığını -evet, o meşhur japon balığı- anladığın o gün. otuz bir sene boyunca bir yalanı yaşamışsın. dipsiz kuyulara çiçekler atmışsın aptal bir gülümsemeyle. ben, demişsin, gerekirse ölürüm de, öldürürüm de. sen bu sirkte herkesin güldüğü başarısız bir palyaço bozmasından fazlası değilsin dememiş kimse. belki bir gün kendin anlarsın diye. oysa sen aynalardan kaçıyor ve o sirki dünyanın en huzurlu bahçesi sanıyordun. oysa sen o bahçeye yabancılar girmesin diye duvarlar örüyordun, boyundan uzun. kimsenin hatırlamadığı şarkılar mırıldanıyor ve kendini şanslı sanıyordun. duvarlar yıkılmak içindir oysa ve enkazın altında hep o duvarları ören kişi kalır. bilmiyordun. şimdi tüm bunları anlıyor ancak anlayamıyorsun. şimdi tüm bunlara ağlıyorsun, yalnız ama çok kalabalık. yalnız. ama hep kalabalık. "neyin var?" hep aynı soru zihninde yankılanıyor defalarca. neyim var? benim bu hayatta neyim var ki? neyim var? hep aynı yalandan cevap. "başıma güneş geçti, şimdi geçer, düzelirim." geçmiyor işte geri zekalı. hiçbir şey geçmiyor. hayatı kırk yamalı bir battaniye gibi örtüyorsun üzerine yalnız gecelerde. tekrar tekrar doğuyorsun aynı cehenneme her sabah. 

yorgun. şaşkın. ve umutsuz.



kadıköy, o82o2o
görsel: taurusqueer

Hiç yorum yok: